Dr. Nadir Çomak
Bir ülkenin sahip olduğu zenginlikler Fiziki Sermaye ve Beşerî Sermaye olarak iki başlık altında ele alınabilir. Fiziki sermaye o ülkenin sahip olduğu coğrafi konum özellikleri ile yerüstü ve yeraltı kaynaklarından oluşur. Türkiye bulunduğu coğrafi konumu ile dünya üzerinde bir kavşak noktasında yer almaktadır. Üç kıtanın kesişme noktasında bulunan Türkiye ulaşım yollarının kavşak noktasındadır. Enerji kaynaklarına yakınlığı yanında sahip olduğu su kaynakları ile de bölgesel bir güç niteliğindedir. Türkiye sahip olduğu yeraltı ve yerüstü zenginliklerini verimli ve etkili bir şekilde değerlendirdiği taktirde zenginliğine zenginlik katacak bir potansiyele sahiptir. Türkiye’nin sahip olduğu beşerî sermaye ise gücünü insan kaynaklarından almaktadır. Güçlü bir tarihi geçmişe sahip olması ile bölgesindeki ülkeler ile köklü tarihi bağları bulunmaktadır. Genç nüfusu ile dikkat çeken Türkiye sahip olduğu beşerî sermaye ile de göz kamaştırmaktadır. İnsan sermayesi yerine göre maddi sermayeden daha kıymetli olabilmektedir. Fakat mermer ocağındaki mermerin işlenmediği müddetçe bir kıymet ifade etmediği gibi beşerî sermaye de eğitimle şekil alıp mermer gibi parlatılmadığı müddetçe çok az kıymet ifade etmektedir. Bu nedenle Türkiye genç nüfusunun niteliklerini eğitimle artırarak stratejik gücüne güç katmalıdır. Bunu başka ülkeler başarmışsa Türkiye’de başarabilir. Örneğin Singapur, Asya’nın güney doğusunda Singapur adası çevresindeki 54 adadan oluşan bir ada ülkesidir. Yüzölçümü 648km kare (Kurt, H. 2009, https://islamansiklopedisi.org.tr/singapur) ve nüfusu 5.639.000 kişidir (www.worldometers.info:2018). Singapur’un milli geliri 1965 yılında kişi başına 2500 dolar iken bugün 55.000 dolara ulaşmıştır (Bloomberg TV, Singapur Belgeseli 15.02.2021:23.00). Yeterli tarım alanı bulunmayan ülkede otoparkların çatılarında borular içerisinde sulu tarım yapılarak meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Singapur, ulaşım ve enerji yatırımları ile kısa zamanda büyük bir kalkınma atılımı yapmıştır.
Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra genç bir devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti büyük zorluklarla boğuşmak zorunda kaldı. Türkiye, birinci ve ikinci dünya savaşlarının zorlu yıllarında büyük ekonomik sıkıntılar yaşadı. Bunun yanında yaklaşık her 10 yılda bir maruz kaldığı askeri darbelerle ekonomik kalkınması kesintiye uğratıldı. Bu sarsıntılara rağmen kalkınma hamlelerini sürdüren Türkiye bugün yeniden bölgesinin askeri ve ekonomik gücü haline geldi. Türkiye 84.904.146 kişiye ulaşan nüfusu ile (www.worldometers.info:2020) gelecekte daha güçlü bir ülke olma potansiyelini taşımaktadır. Peki Türkiye bu potansiyelini kullanarak yüksek büyüme hamlesini nasıl gerçekleşebilir?
Türkiye, sahip olduğu fiziki sermayeyi gerçek bir zenginliğe çevirmek için tarihiyle ve insanlarıyla barışmak mecburiyetindedir. Ülkemizde yaşayan başta genç nüfus olmak üzere her Türk vatandaşı kendisinin birinci sınıf vatandaş olarak görüldüğünü hissetmelidir. Farklılıklara saygı çerçevesinde her Türk vatandaşı kendisini önemli ve değerli olarak hissetmelidir. Genç ihtiyar, kadın erkek fark etmeden her Türk vatandaşının ülke kalkınmasına omuz vermek için motivasyona ihtiyacı vardır. Bunun da yapılabilmesi için hiçbir kişinin kendisini dışlanmış ve ötekileştirilmiş hissetmemesi gerekmektedir. Türkiye öncelikle siyasi kutuplaşmalardan kurtulmalı ve her vatandaşını bağrına basmalıdır. Kanunen yüz kızartıcı ve terör suçlarından hüküm giymiş olanlar dışında her insanın Türkiye’de birinci sınıf vatandaş olarak yaşama hakkının olduğu kabul edilmeli ve her vatandaşa hissettirilmelidir. Bütün siyasetçilerin, üst düzey bürokratların ve medya organlarının kullandığı dil yıkıcı değil yapıcı olmalıdır. Bütün Türk vatandaşlarının ülkemizin ortak değerleri etrafında toplanması, mutlu bir şekilde yaşaması ve ülke kalkınmasına canla başla çalışması için zemin hazırlanmalıdır. Bunun için de özellikle yayın organlarında kategorize edici, kutuplaştırıcı, ırkçı, radikal ve şiddet söylemleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. Türkiye’de yaşayan insanların ortak değerler etrafında toplanması için etkili iletişim teknikleri kullanılarak kuşatıcı ve kabul edici bir dil geliştirilmelidir.
Türkiye, bölgesinde ve Dünya’da güçlü ve lider bir ülke olabilmek için fiziki sermayesini işletecek olan beşerî sermaye kaynaklarını doğru bir şekilde kullanmalıdır. Dünya’nın Endüstri 4.0 devrimini yaşadığı çağımızda, dijital dönüşüm ve gelişim, topyekûn bütün Türk milletinin kalplerinin sevgi ve heyecanla çarpmasıyla ivme kazanacaktır. Türkiye’nin bir barış ve huzur ülkesi olarak dosta güven, düşmana korku vermesinin yolu birlikten, beraberlikten geçmektedir. Genç ihtiyar bütün kalplerin toplu vurması ve onu topların bile sindirememesi için milletçe hem asgari hem de azami müştereklerde birleşmeliyiz. Devletimize, ülkemize, bayrağımıza ve insanımıza sahip çıkmalıyız.