Bir eğitimci olarak tecrübelerimden hareketle şunu söyleyebilirim ki, öğretmenler çocukları değiştirmeye çalışmadan model olmalıdır. İyiliği ve güzelliği yaşayarak göstermelidir. Çünkü zaman gösteriyor ki her bir çocuk özeldir ve çocuk üzerinde her türlü dayatma, baskı ve yönlendirme ters etki yapabilir. Bu nedenle öğretmenin çocukları safi bir niyetle yalnızca sevmesi, hiçbir öğrenciyi birbirinden ayırmaması son derece önemlidir. Öğrencilerin demografik özellikleri, etnik yapısı, inanç ve mezhep kökeni, cinsiyeti veya ailesinin siyasi görüşü öğretmenlerin çocuğa olan bakış açısını negatif yönde etkilememelidir. Bugün yeniden öğrenci olsaydım öğretmenlerimi daha çok severdim. Şayet bugün yeniden öğretmen olsaydım öğrencilerimi daha çok severdim.
Öğretmen Bir Rol Modeldir
Bunda tam 49 yıl önce ailemden ayrılarak okula başladığımda ilk defa değişik bir ortamda farklı insanlarla karşılaşmanın heyecanını yaşamıştım. İlkokula gittiğimde tanıştığım yeni arkadaşlarım ve yeni tanıştığım öğretmenlerim bana yeni bir ufuk açmıştı. İlkokul yılları kendimi keşfettiğim yıllardı. Sınıftaki arkadaşlarla iş birliği yaparak, yarış yaparak sınırlarımızı ve yeteneklerimizi keşfetmiştim. İlkokul bittiğinde hangi arkadaşımın ne kadar başarılı olabileceğini bildiğimi eğitim hayatımın ilerleyen yıllarında daha iyi anladım. İlkokulda sınıfın ilk beş sırasına giren arkadaşlarım bugün, avukat, albay, işletmeci, iş adamı, öğretmen ve akademisyen olarak hayattaki başarılarını sürdürüyorlar.
Ortaokula geçtiğimde önüme farklı bir dünya açıldı. Tek bir öğretmenin sınıfında eğitim alırken birdenbire branş öğretmenleri ile karşılaşmış olmam beni hem şaşırttı hem de sevindirdi. Şaşırdım çünkü birbirinden farklı kişiliklerdi, sevindim çünkü birbirinden farklı yeteneklerdi. Orta okul yıllarında öğretmenlerimden öğrendiğim bilgiler hayatımda derin izler bıraktı. Yediğim bir tokat ya da aldığım bir takdir ifadesi hayata bakış açımı kökten değiştirmeye yetti. Ergenlik döneminin birey üzerinde yaptığı baskıların olumsuz etkiler bırakmasını engellemek için öğretmenin destek ve motivasyonunun ne kadar önemli olduğunu ortaokul yıllarında daha iyi anladım. Utangaçlığımdan koro seçmelerinde türkü söylemeye cesaret edemediğim için koroya giremediğimi veya yaptığım resmin kopya olduğunu söyleyen resim öğretmenimi bu resmi yaptığıma inandıramadığım için resim yapmaktan vazgeçtiğimi ya da futbol oynamamı eleştiren öğretmenim yüzünden futboldan uzaklaştığımı düşündüğümde öğretmen faktörünün ne kadar önemli olduğunu bugün daha iyi anlıyorum.
Lise yıllarında kariyer planlaması konusunda örnek olan öğretmenlerin akademik başarı üzerindeki etkisini daha iyi anladım. Biraz disiplinli çalışsan okul birincisi olacaksın diyen matematik öğretmenimin tavsiyesini tutmamıştım. Çünkü ailemde örnek olacak bir başarı modelim yoktu. Ailede örnek olacak başarılı kişiliklerin bir gencin başarısı üzerinde öğretmenden daha fazla etki yapabileceğini de başarılı olan arkadaşlarımı izledikçe öğrendim. Ablaları okumuş olan bir arkadaşım okul birinciliği kontenjanından Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmıştı. Tabi bu yazdıklarımı o günlerde bilmiş olsaydım elbette hayatım kökten değişebilirdi.
Liseyi bitirdikten sonra başladığım üniversite eğitimim sırasında ülkemizin farklı illerinden gelen arkadaşlarımı tanıdığımda aslında birbirimizden farkımız olmadığını ve benzer zorlukları yaşayarak üniversiteye gelmiş olduğumuzu görmüş olmam kariyerimde itici bir güç etkisi yaptı. Daha iyi işler başaracağıma dair güvenim artmaya başladı. Öğretmen olduktan sonra bütün yaşadıklarımı düşünerek öğrencilerime örnek olmaya çalıştım. Elimden gelenin en iyisini yapmak için uğraştım. Fakat bugün otuz yıl öğretmenlik yapmış bir kişi olarak eski öğretmenlerimle tekrar konuşup eski günleri andığımda görüyorum ki benim öğrencilerim için beslediğim iyi düşünceleri onlar da bizim için düşünmüşler ve hala düşünüyorlar. Buradan şu sonucu çıkarıyorum ki, öğretmen öğrencilerin her durumda bir rol modelidir. Bence bu rol modellik iki kutuplu bir terazi ya da bir sarkaç gibi çalışır. Öğrenci öğretmenini ya aynen taklit ederek rol model alır ya da öğretmeninin tam tersi yöne giderek onun gibi yapmamayı modeller.
Bugün bir eğitimci olarak tecrübelerimden hareketle şunu söyleyebilirim ki, öğretmenler çocukları değiştirmeye çalışmadan model olmalıdır. İyiliği ve güzelliği yaşayarak göstermelidir. Çünkü zaman gösteriyor ki her bir çocuk özeldir ve çocuk üzerinde her türlü dayatma, baskı ve yönlendirme ters etki yapabilir. Bu nedenle öğretmenin çocukları safi bir niyetle yalnızca sevmesi, hiçbir öğrenciyi birbirinden ayırmaması son derece önemlidir. Öğrencilerin demografik özellikleri, etnik yapısı, inanç ve mezhep kökeni, cinsiyeti veya ailesinin siyasi görüşü öğretmenlerin çocuğa olan bakış açısını negatif yönde etkilememelidir.
Zaman geçip de bir öğretmen olarak kendi öğretmenlerimle tekrar konuştuğumda bütün eski defterleri kapatıp onlarla yeniden kucaklaşmanın gerçekten çok güzel bir duygu olduğunu yaşamasaydım belki de bu yazıyı yazamazdım. Eski defterler dediğim de öğretmenimin kaşını çatması, bir tokat atması ya da düşük not vermesiydi. Bugün bu hatıraları özlemle, hasretle ve tebessümle anıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle bugün yeniden öğrenci olsaydım öğretmenlerimi daha çok severdim. Şayet bugün yeniden öğretmen olsaydım öğrencilerimi daha çok severdim.