Dr. Nadir Çomak
Bir milletin yaşadığı yere yurt denir. Çoğunlukla aynı topraklar (yurt) üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, millet (ulus) olarak adlandırılır (TDK). Milleti millet yapan ve bir milletin değerler sisteminin omurgasını oluşturan cevher ve öz inanç faktörüdür. Millet olabilmek için yalnızca kuru bir toprak parçasında yaşamak yeterli olmaz. Birlikte yaşayan insanların duygu ve düşüncelerini paylaşacakları ortak bir dil kullanması gerekir. Dil birlikte yaşayan insanların kalplerinin beraber çarpmasını ve aynı hislerle üzülüp sevinmelerine sebep olan ortak simge ve semboller bütünüdür. Milleti millet yapan diğer önemli bir unsur da tarih birliğidir. Aynı yurt üzerinde uzun yıllardan beri birlikte yaşayan insanlar aynı dili kullanarak ortak bir kültür ve medeniyet oluşturur. Tarih birliği ortak değerlerin iletişim araçları ile konuşarak, yazarak, kültür ve sanatla aktarılması sonucunda insanların ortak hatıraları doğar, yetişir ve büyür. Böylece uzun yıllar boyunca aynı duyguları paylaşan, aynı acılara üzülen ve aynı sevinçlerle sevinen insanlar ortak bir duygu dili de oluşturmuş olur. Duygular bir milleti birlikte coşturur, birlikte koşturur ve birlikte ağlatır. Ortak duygulara sevinemeyen ve üzülemeyen insanlar millet olma vasfının ne demek olduğundan bihaberdir. Bir milleti millet yapan değerleri incelerken ülkü birliğinden bahsetmemek olmaz. Ortak bir ülkü ve gaye uğruna yaşamak ve ortak bir gelecek için yaşamak ve çabalamak millet ifadesinin umut aşılayan ve yaşatan itici ve çekici gücü gibidir. Aynı duygu ve düşüncelerle ortak bir gelecek için çarpan kalpler aynı heyecan ve ruh ile istikbale yürüyebilir. Aynı yurt üzerinde ortak bir dil kullanan ve asırlar boyunca yaşayan insanlar ortak bir gelenek ve görenek oluşturur. Millet olma vasfını kazanabilmek için iyi ve kötü günde, sevinçte ve tasada aynı duyguları hissetmek ve aynı şiirlerle ve aynı dualarla yakarmak millet olmanın en önemli birlik esaslarıdır. Ortak bir inanca iman etmiş insanların gelenek görenek ve değerleri de bu inanç çerçevesinde şekillenir.
Türk milleti beş bin yıllık geçmişi ile tarihe kök salmış kadim bir millettir. Türk tarihinin anıtsal abideleri olan “Orhun Kitabeleri” ve Türk Destanları bu köklü geçmişin en somut işaretleridir. 751 yılındaki Talas savaşı sonrasında Müslüman olmaya başlayan Türkler bu tarihten sonra İslam medeniyetinin en köklü devletlerini kurdu. Bu köklü Türk devletleri miras bıraktıkları kültür ve sanat eserleriyle tarihin altın sayfalarını yıldız misali nakışlarla süslemiştir. Türklerin tarihte 17 ile 36 arasında devlet kurduğu iddia edilmektedir. Bugün yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya üzerindeki Türk devletlerinden birisi ve en güçlüsüdür.
Türk kültüründe ordu millet kavramını anlatan “ordun varsa yurdun var” sözü son derece anlamlıdır. Bir milletin geleceğe emin adımlarla yürümesinin en önemli şartlarından birisi güçlü bir ordu sahibi olmasında gizlidir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti teknolojik yönden gittikçe güçlenen ordusu ile göz kamaştırmaktadır. Kahraman ordumuz vatanımızın müdafaası için can siparane çalışmaktadır. Bir ordu teknolojik olarak ne kadar güçlü olursa olsun o orduyu karşı konulmaz yapan kahraman askerleridir. Türk ordusunun her bir neferi kalbindeki sarsılmaz iman ile şehadet şerbetini her an içmeye hazır vaziyette bekleyen yiğitlerden oluşmaktadır. Bir vatanın temelleri şehit kanlarıyla sağlamlaşır. Şehitlik, bir milletin değerlerine değer katan en önemli manevi mertebedir. Vatanımızın her bir köşesindeki askeri birliklerde istiklal marşımızın şu mısraları duvarları süsler:
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Vatanımızı bize emanet olarak bırakan şanlı şehitlerimizin ruhu şad olsun. Bugün de vatanımızı kahramanca savunurken şehadet şerbetini içen kahraman askerlerimiz ve polislerimizin mekanları cennet, kabirleri pür nur olsun.