Arthur Eddington’un dediği gibi: “Eğer kuramınız Termodinamiğin İkinci Yasası’na karşı geliyorsa hiç ümidi yok demektir, utanç ile yerle bir olması kaçınılmazdır.”
“Dijital Dönüşüm Çağı” olarak adlandırılan bir dönemi yaşıyoruz. Tekerleğin icadından bugüne dünya hızla değişti. Taştan ve ağaçtan yapılan tekerlekler bugün ABS, ASR fren sistemlerine sahip çelik jantlı ve esnek lastikli mükemmel aerodinamik bir yapıya ulaştı. Tek beygir tarafından çekilen arabalar bugün yerini 1000 beygir gücündeki motorlara bıraktı. Duman ve güvercinle haberleşen insanoğlu bugün 5G internet teknolojisi ile bir saniyelik gecikmelere bile tahammül edemiyor. 6G internet teknolojisi geliyor ve şimdikinden çok daha hızlı olacağı söyleniyor. Internet of Things (IoT) olarak adlandırılan “Nesnelerin İnterneti” ilk kez 1999 yılında Kevin Ashton tarafından önerildiğinde veriler, sunucu denilen yüksek kapasiteli bilgisayarlarda saklanıyordu fakat bugün fiziki donımlara ihtiyaç bırakmayan bulut teknolojileri kullanılır oldu.[1]
Akıllı şehirler inşa etmek için akıllı teknolojiler kullanarak nesnelerin karşılıklı konuşması ile ulaşımdan, enerji sektörüne, bilişimden, sağlık sektörüne kadar her alanda baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Geliştirilen robotik teknolojiler insan bedeni ile entegre olarak vücudun bir parçası gibi çalışmaya başladı bile. Yapay zekâ uygulamaları ile bilgi eskiden olduğundan daha hızlı üretilir hale geldi. Veri madenciliği (data mining) ile akıllı telefonlarımızı kullanarak sosyal medyada paylaştığımız her veri ticari bir sermaye haline geldi. Block Chain teknolojileri ile dijital paralar dünyamıza girdi bile. Bu baş döndürücü gelişmeler yaşanırken bilgilerimiz de geçerliliğini her geçen gün kaybediyor. Yazılım teknolojilerinde sürekli yeni sürümlerin piyasaya çıkması ile bilişim teknolojileri ve akıllı telefonlarımızı güncellemek (up date) ve donanımlarımızı yükseltmek (up grade) zorunda kalıyoruz.
İnsan, toplum halinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlıdır.[2] İnsan biyolojik ve fizyolojik olarak yaşar ve gelişir, psikolojik olarak duygusal ve bilişsel özellikler taşır, sosyal ve kültürel olarak da bir topluluk içinde insanlarla birlikte yaşamaya ihtiyaç duyar. Fizik kanunlarından termodinamiğin ikinci yasası olan entropi, düzensizlik katsayısı olarak bilinir. Kısaca enerjisini kaybeden cisimler bozulmaya ve çürümeye mahkûmdur. Arthur Eddington’un dediği gibi: “Eğer kuramınız Termodinamiğin İkinci Yasası’na karşı geliyorsa hiç ümidi yok demektir, utanç ile yerle bir olması kaçınılmazdır.”[3] Entropiyi sosyal olaylara uyguladığımızda kendini güncellemeyen, enerji almayan ya da öğrenmeyen insanların demode olacağı şeklinde yorumlayabiliriz.
Bu hızlı teknolojik dönüşüm çağında yaşayan bizler eskimemek ve çağın getirdiği yeniliklerin gerisinde kalmamak için ne yapmalıyız? Bu sorunun cevabını yazımın ilham kaynağı Enpara.com Dijital Bankacılık Direktörü Abit’in dediği gibi, yeni yeterlilikler kazanmalıyız şeklinde verebiliriz; “tek kariyerle yetinmeyin ve işletmeci iseniz Hukuk eğitimi almak gibi yeni bir alanda yeni bir eğitim alın ve yeni bir yeterlilik kazanın.”[4] Ben de son iki yıldan beri eskiyen ve geçerliliğini yitiren bilgilerimi ve yeterliliklerimi geliştirmek için çalışıyorum. Ne mi yapıyorum? Örneğin; üçüncü lisans eğitimimi alıyorum, ikinci doktoramı yapıyorum, antrenörlük sertifikamım seviyesini yükseltmeye çalışıyorum, danışmanlık sertifika programını tamamlıyorum, yeni kitaplar yazıyorum, yeni markalar geliştirip patentlerini alıyorum, beslenmeme ve sporuma dikkat ediyorum, yabancı dilimin seviyesini yükseltmek için çalışıyorum.
Gaz lambasının ışığında ilkokul ödevlerini yapmış ve bilgisayarı 1994 yılından beri kullanan X kuşağının bir temsilcisi olarak yaptıklarım ancak çağı yakalamak için küçük çabalar olarak görülebilir. Çünkü Z kuşağının harika gençlerinin başardığı muhteşem işlerin ve girişimlerin (STARTUP) yanında benimkiler minik adımlardan öteye geçemez.
Öğretmenlerimiz çocuklara ve gençlere yeni yeterlilikler kazanma konusunda örnek olmalıdır. Zamanın insanı bütün yönleriyle eskitmesinin karşısında canlılığımızı korumanın tek yolu yenilenmektir. Yenilenmek ise öğrenen insan olmaktan geçer, sürekli olarak enerji almak ve gelişmek. Entropi yasasına karşı koyup fiziksel olarak ölmemek imkânsız olsa da zihinsel ve duygusal olarak genç ve zinde kalmak her zaman mümkündür.
Ümitleri ve vizyonu canlı olan insanlar sonsuza kadar yaşayabilir.
Dr. Nadir Çomak
[1] Yudakul, A. 2021, Nesnelerin İnterneti, BÜMED, Sayı;246, s:24.
[2] https://sozluk.gov.tr/
[3] https://astronomi.itu.edu.tr/fizik/entropi/
[4] Abit, K. 2021, Boğaziçililer Deneyimlerini Paylaştı, BÜMED, Sayı;246, s:82.