Kırka kasabası Eskişehir ili, Seyitgazi ilçesi idari sınırları içerisinde; Eskişehir, Afyon ve Kütahya il merkezlerine uzaklığı 60-70km civarında olan bir üçgenin taban çizgisinin tam ortasında yer almaktadır. İdari olarak Eskişehir iline bağlıdır ve İç Anadolu bölgesi sınırları içerisinde kabul edilir. Fakat bulunduğu konum itibariyle Ege Bölgesinin (İç Batı Anadolu Bölümü) iklim ve bitki örtüsü özelliklerini gösterir. Doğal bitki örtüsü ve iklim özellikleri itibariyle İç Anadolu Bölgesinin genel özelliklerini yansıtırken, Ege Bölgesi ormanlarının kasabanın güneyinden ve batısından başlaması tipik bir coğrafi geçiş özelliğine sahip olduğunun göstergesidir.
Kırka, jeolojik yapı itibariyle 4. Zamana ait olan Neojen arazisi özelliklerini gösterir. Bu dönemde Anadolu’nun büyük bir kısmı Neojen denizinin altında kalıyordu. Bunun bilimsel kanıtları sodyum karbonat birikintileri, zengin bor yatakları ve Kütahya ve Eskişehir civarında yaygın olan zengin maden yataklarından anlaşılmaktadır. Kırka’nın kurulmuş olduğu coğrafi konum, Sakarya havzasının su toplama alanının en yukarı kesimindeki Seydi suyu ve kollarının aşındırarak oluşturduğu bir coğrafi havzadır. Bu havzadan Seydi suyu ve kolları tarafından Karaören, Kümbet ve muhasebe deresi tarafından toplanan sular Sakarya nehrine ulaştırılır. Seydi suyu ve kolları üzerinde kurulmuş olan sulama amaçlı iki baraj göleti bulunmaktadır. Bunlar, Numanoluk ve Sancar baraj göletidir. Numanoluk barajında yaşanan su toplama sıkıntısında Lepçek boğazından maden yıkamak için çekilen yer altı suyunun etkisi olduğu bilimsel verilere göre ortaya konulabilir. Nitekim yer altı su tablasının aşağı çekilmesi ile yer altı suları yukarı çıkarılarak yıkama atık göletlerinde biriktirilmektedir. Bu göletlerde biriken sular Kırka havzasının tabanından çekilen sulardır. Bunun etkisini Akpınar su kaynağının kurumasından ve bu nedenle yukarı ve aşağı değirmenin sularının kesilmesinden, sakahanenin susuz kalmasından ve haliyle Seydi suyunun sularının kesilmesinden anlıyoruz. Bu nedenle ekosistem büyük bir zarar görmüştür. Seydi suyunda tuttuğumuz balıklara hasret kalmamızın ve baraj göletinin sularının dolmamasının temel sebeplerinden birisi budur.
Kırka, kuruluş yeri itibariyle tipik bir Türk yerleşmesi özelliği gösterir. Havzanın ortasında yer alan ve hüyük adı verilen tepenin güney yamaçlarında kurulan eski bir cami etrafında kümelenen sakahane, mezarlık ve köy meydanı Kırka’ nın en eski yerleşim çekirdeğini oluşturuyordu. 1970’li yılların başında Sarıkaya köyünde keşfedilen bor minerallerinin işletmeye açılması ile köyün yerleşim yeri güneyden kuzeye doğru genişlememiştir. Bu nenenle eski köy merkezi eski fonksiyonunu kaybetmiştir.
Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya civarında üç adet Kırka isimli yerleşmenin var olduğu bilinmektedir. Bunlardan birisi olan “Kümbet Kırkası” tabiri köyün kuruluş yıllarına işaret eder niteliktedir. Nitekim Selçuklu devletinin Konya’dan itibaren batıya doğru genişlemesinin izleri Seyitbattalgazi türbesi, kümbet yatırları ve Süceattin Veli türbesi Kırka’nın Bilecik, Kütahya ve Konya arasındaki geçişi sağlayan yol güzergahı üzerinde olduğunun bir işareti niteliğindedir. Kırka’nın 1930’lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası ile nahiye merkezi olduğu arşiv kayıtlarında mevcuttur.[1]
1970’li yıllardan önce göç veren Kırka nahiyesi bu tarihten sonra göç almaya başlamıştır. Nüfusu hızla artarak belediyelik olmuştur. İlk belediye başkanı Necati Erol zamanında kuruluşu gerçekleşmiş, ilk makam arabası Osman Doğu tarafından Almanya’dan hediye edilmiştir. İkinci belediye başkanı Şevket İnce zamanında büyük atılım yapmış ve belediye binası ve araç gereç parkı zenginleştirilmiştir. Daha sonra hizmet eden belediye başkanları da değerli hizmetlerde bulunmuşlardır. Kırka kasabası daha sonra idari yapısında meydana gelen değişiklik ile mahalle statüsüne dönüştürülmüştür. Kırka ’da çalışan insanların özellikle eğitim ve rahat yaşama isteği ile Eskişehir’e göç etmesi ve günübirlik geliş-gidiş yapmaları Kırka’nın ekonomik yapısını derinden etkilemiştir.
Kırka bugün yetiştirmiş olduğu çok kıymetli insanların gurbette yaşadığı ve eski köylerine hasretle baktıkları nostaljik bir masal miti kimliğine bürünmüştür. Tekrar kasaba merkezi olması için çalışma yapılması ve Kırka’nın tekrar mamur edilmesi bütün Kırka’lıların omuzundaki sorumluluktur.
Kıymetli hemşerilerimi hatıralarını ve düşüncelerini yazmaya davet ediyorum. Belki bu sayede tarihimizi ve geleneklerimizi yaşatabiliriz.
Bütün hemşerilerime saygı ve hürmetlerimle arz ederim.
Dr. Nadir Çomak
10.06.2021
İstanbul
[1] Ergin Erol’un araştırması ile ortaya konulmuştur.