Üniversite seçme ve yerleştirme sınavlarının kaldırılmasına dair kamuoyuna yansıyan düşünceler milyonlarca insanı yakından ilgilendirmektedir. Gençlere fırsat eşitliği sağlamak amacıyla TYT ve AYT sınavlarını kaldırma düşüncesi ne kadar bilimseldir? Alınacak bu kararın sonuçları iyi hesap edilmelidir. Ölçme değerlendirme olmadan fırsat eşitliğinin nasıl sağlanacağı konusu bilimsel olarak tartışılmalıdır.
Üniversite Seçme ve Yerleştirme Sınavları (TYT ve AYT) Kaldırılıyor mu?
Dr. Nadir Çomak
20. Milli Eğitim şurasının 1. Gündeminin eğitimde fırsat eşitliği olarak belirlenmiş olduğu kamuoyu ile paylaşıldı. Bu gündemin öngördüğü gerçekleşmesi istenen hedeflere göre okul öncesinden üniversiteye kadar her çocuğun ve gencin eşit şartlarda eğitim almasının hedeflendiğini anlamak güç değil.
Önce iktidarın ortağı olan MHP lideri Bahçeli tarafından “üniversite sınavı tamamen kaldırılmalıdır”[1] şeklinde bir açıklama yapıldı. Geçtiğimiz günlerde de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’nde, “Üniversite sınavına gerek bırakmayacak bir sistem kurmalıyız”[2] şeklinde bir açıklamada bulundu. Bu açıklamalar üzerine 20. Milli Eğitim şurasının apar topar toplanacağına şahit olduk. Apar topar diyorum çünkü çık kısa zamanda ve gerekli görüş bildirme hazırlıklarına zaman tanımadan toplantının yapılacağına şahit oluyoruz. Ayrıca şuranın 3 gün içerisinde yapılacak olması cumhuriyet tarihinde yapılan en kısa hazırlık yapılan ve en kısa sürede yapılacak şura olma özelliğini taşıyor.
Bu hazırlıklar sürerken Milli Eğitim Bakanı tarafından da geçtiğimiz günlerde okul öncesi eğitimin zorunlu olacağına dair bir açıklama yapıldı. Bu açılama şurada sonra yapılsa daha isabetli olurdu kanaatinde olmakla birlikte okul öncesi eğitimi için yapılan bu açıklamanın yerinde bir değerlendirme olduğu söylenebilir. Çünkü okul öncesi eğitiminin her çocuğun alabileceği bir fırsat eğitimine dönüşmesi gerektiğine inanıyorum. Fakat aynı şeyi üniversite sınavının kaldırılması düşüncesi için söylemek zor görünüyor.
Ölçme ve değerlendirme işlemi öğrencilerin yeteneklerini ve başarılarını ölçmek için yapılır. Hep söylendiği üzere, ölçemediğinizi değerlendiremezsiniz. Öğrencilerin okullara yerleştirilmesinde başarılı bir ölçme değerlendirme yapılması son derece önemlidir. Okul öncesi eğitimi bir öğretim olmadığı için çocukların sınavla değerlendirilmesi de söz konusu değildir. Çocukların etkinliklerdeki performansları değerlendirilerek port folyo dosyasında toplanır. Ayrıca çocukları değerlendirmek için öğretmenin gözlem sonuçları önemlidir. Fakat eğitimin diğer bütün kademelerinde sınavlarla ölçme değerlendirme yapılır. Ortaokuldan sonra orta öğretim kurumlarına giriş sınavları ile yüksek öğretim kurumlarına öğrenci almak için yapılan öğrenci seçme ve yerleştirme sınavları öğrencilerin derecelendirilmesi için gereklidir.
Bu noktada tartışılması gereken konu liseden sonra öğrencilerin sınavsız olarak üniversiteye yerleşmelerinin nasıl olacağıdır. Her yıl yaklaşık olarak 2 milyon öğrencinin üniversiteye yerleşmek için beklediğini biliyoruz. Sınav olmadığı taktirde bu öğrenciler üniversitelere eşit ve adaletli bir şekilde yerleştirilebilir mi? Bu sorunun cevabına evet demek neredeyse imkânsız denebilecek kadar zordur.
Üniversitelere bugüne kadar iki farklı şekilde öğrenci alınıyordu. Birincisi üniversite sınavı ile yapılan puan derecelendirmesine göre yapılıyordu. İkinci seçme yöntemi ise sanat ve spor vb. alanlarda yetenek sınavı ile yapılıyordu. Sonuçta her iki yöntem de ölçme değerlendirmenin farklı türlerini oluşturuyordu.
Türkiye’de bulunan 209 üniversitenin farklı bölümleri öğrencilerin kendi bölümlerini seçmesini bekliyor. Taban puanları açıklandıktan sonra öğrenciler puanlarına göre bu üniversitelere yerleştiriliyor. Fakat öğrencilerin tercih etmemesi nedeniyle kaydedecek öğrenci bulamayan birçok bölüm olduğunu biliyoruz. 2021 yılında devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinde çok sayıda bölümün boş kaldığı görülürken, 169 bölümün hiçbir aday tarafından tercih edilmemesi de dikkat çekti.[3] Bir sınav sonucunda bile öğrenciler üniversitelere yerleştirilemezken sınavsız bir şekilde eşit ve adil bir öğrenci yerleştirmesinin nasıl yapılacağı konusunda akıllarda soru işaretleri bulunmaktadır. Bu soruları şu şekilde dillendirebiliriz:
- Öğrencilerin yetenekleri nasıl belirlenecek?
- Öğrencilerin hangi üniversiteye yerleşeceği nasıl belirlenecek?
- Seçkin üniversitelerin kapısındaki yığılmaların önüne nasıl geçilecek?
- Kapısından yığılma olan üniversiteler öğrencileri nasıl seçecek?
- Öğrencileri üniversitelere seçmek ve yerleştirmek için kura mı atılacak?
- Öğrenciler üniversiteye networklerini kullanarak mülakatla mı girecek?
- Üniversitelere yerleştirilmede fırsat eşitliği ve adalet nasıl sağlanacak?
- Kamuoyu adaletli bir öğrenci seçme ve yerleştirildiğine nasıl ikna edilecek?
- Varlıklı kesimin parasını vererek düşük puanla özel üniversitelere girmesinden doğan eşitsizlik ve adaletsizlik nasıl ortadan kaldırılacak?
- Lise yerleştirme sınavlarındakine benzer şekilde en yakın üniversiteye sınavsız kayıt mı yapılacak?
Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkündür. Çünkü ölçmeden ve biçmeden ne marangozluk ne kerestecilik ne de öğretmenlik yapılamaz. Ölçmek ve biçmek fen bilimlerinin olduğu kadar sosyal bilimlerin de temel yaklaşımı olarak kabul edilir. Ölçü birimleri uzunluktan ağırlığa, hacimden yüksekliğe, volümden radyoaktif kalıntıların ölçülmesine ve ışığın ve ısının ölçülmesine kadar en temel bilimsel gereklilik olarak kabul edilir. Yani ölçme olmadan değerlendirme olmaz, değerlendirme olmadan da bilim olmaz.
Üniversite sınavını kaldırma düşüncesinde olanlar mutlaka bir ölçme ve değerlendirme sistemi geliştirmek zorundadır. Önemli olan bu sistemin bilimsel olmasıdır. Bu sistemi geliştirecek olanlar da eğitimcilerle birlikte çalışacak olan ölçme ve değerlendirme uzmanlarıdır. Bilimsel değil de keyfi ve rastlantısal olan her türlü üniversite seçme ve yerleştirme sistemi büyük toplumsal kaoslara neden olabilir. Gençlerin yaşayacağı derin hayal kırıklığının ve adaletsizlik yapıldığı hissinin telafi edilmesi kolay değildir.
Bilim insanı olarak bize düşen bilimsel kriterleri hatırlatarak yetkilileri aydınlatma görevini yapmaktır. Siyasi irade istediği taktirde tek bir kararla bütün sınavları kaldırabilir. Elbette gençlerin ve ailelerinin derin hayal kırıklığından ortaya çıkacak toplumsal sonuçlara da katlanmak kaydı ile!
[1] https://www.milliyet.com.tr/egitim/bahceli-universite-sinavlari-kaldirilsin-6541986
[2] https://www.webtekno.com/cumhurbaskani-erdogan-universite-sinavi-aciklama-h115744.html
[3] https://www.ensonhaber.com/egitim-haberleri/2021-universite-tercihlerinde-169-bolumu-kimse-tercih-etmedi